Sahn-ı Semân Eğitim ve Araştırma Merkezi

Sahn-ı Semân Risale Günleri 2024 Yoğun Katılım ile Gerçekleştirildi!


Fatih Sahn-ı Semân Eğitim ve Araştırma Merkezi'nin bu sene altıncısını düzenlediği Risale Günleri tamamlandı. 2019 yılından bu yana dinî ve nazarî ilimlere dair erken dönemlerden itibaren farklı dillerde kaleme alınmış risalelerin konu edildiği programda, bu sene muhtelif ihtisas alanlarından 1200 araştırmacı ve katılımcıyla 16 risale okundu. Program boyunca gerek teoriye gerekse sosyal ve kültürel tarihe dair birçok mesele tartışıldı.

 

Programda yer alan Zeynüddin İbn Nüceym’in (ö. 970/1563) risalesi ile ilgili seminerde, milk-hukuk ayrımına dair ortaya konan teorik çerçeve tespit edilmeye çalışılmış ve bunun pratik sonuçları tartışılmıştır. Abdülganî b. İsmâil en-Nâblusî’nin (ö. 1143/1731) kaleme aldığı risale ile farklı mezheplerin bir arada yaşama tecrübesinden sonra yoğunlaşan taklîd ve telfîk tartışmaları incelenirken; Kâfiyecî’nin (ö. 879/1474) fıkıh mezhebi ile birey arasında kurduğu ilişkiyi konu edindiği el-Ferah ve’s-surûr başlıklı risalesi müellifin teklif ettiği teorik çerçevenin sosyo-kültürel kökenleri dikkate alınarak tartışılmıştır. Cemâleddin Merdâvî’nin (ö. 769/1367) kendi döneminde canlı bir fıkhî ihtilafın ürünü olan risalesi, bu ihtilafı ortaya çıkaran sosyal ve politik şartlar gündeme getirilerek tahlil edilmiştir. Molla Ahaveyn’nin (ö. 904/1499) sebb-i nebî ile ilgili risalesinde, İslam toplumlarının farklı dönemlerinde ortaya çıkan hukuki değişim problemi ele alınmıştır. Bir başka seminerde Osmanlı’nın son döneminde yürürlüğe giren 1840 Tarihli Ceza Kanunnamesi, modern ceza kanunu ile karşılaştırmalı bir şekilde okunmuştur. Suyûtî’nin (ö. 911/1505) gündeme getirilen iki risalesinden Risâle fi Sebebi Vaz’i’ ‘İlmi’l-Arabiyye, Arap olmayan ve farklı dilleri konuşan toplumlarla kurulan ilişkilere dair meseleler eşliğinde okunmuştur. el-Kâvî fî Târîhi’s-Sehâvî isimli risalenin seminerinde ise Suyûtî ile Sehavî arasındaki bir tartışmanın intihal ve tarih yazımı gibi meselelere dair uzantılarına dikkat çekilmiştir. Abdullah Bosnevî’nin (ö. 1054/1644) risalesinde a’yan-ı sâbite kavramı ve İbn Arabî’nin düşünce sistemindeki yeri, Sadruşşerîa’nın risalesinde (ö. 747/1346) mukaddimât-ı erba’ anlayışı ele alınmıştır. Kemalpaşazâde’nin (ö. 940/1534) kelam ilmine dair çizdiği genel çerçeve ve Gelenbevî’nin (ö. 1205/1791) Allah’ın ma’dûmlar hakkındaki bilgisi gibi düşünce tarihine dair teorik meseleler ilgili seminerlerde gündem edilmiştir. Modern döneme kadar İslam eğitim tarihinde önemli bir yere sahip olan Birgivî Mehmed Efendi’nin (ö. 981/1573) hadis usulüne dair risalesi, Kemalpaşazâde’nin (ö. 940/1534) faiz meselesini konu edinen risalesi tahlil edilmiştir. Fahreddin er-Râzî’nin (ö. 606/1210) daha ziyade itikadî hususları merkeze alan tefsir mahiyetindeki risalesi aynı müellifin Mefâtîhu’l-gayb adlı tefsiriyle karşılaştırmalı bir şekilde okunmuştur.